27 Mayıs 2009 Çarşamba

İki Büyük Veda : Paulo Maldini ve Tugay Kerimoğlu










GÜLE GÜLE BÜYÜK KAPTANLAR
Bu hafta sonu iki büyük veda yaşandı futbol dilencileri için . Birisi İTALYA'nın BÜYÜK KAPTANLARI geleneğinin sonuncusu Milan'lı Paulo MALDİNİ , diğeride Türk Futbol tarihinde belkide Avrupa'da oynamış en istikrarlı oyuncu eski GS'li , Glasgow Rangers'li Blacburn Rovers'li Tugay Kerimoğlu ...

Maldini : Milan kaptanlık konusunda çok büyük bir geleneği yaşatıyor . Öncesinde Büyük Kaptanları Franco Baresi uzun yıllar kaptanlığı yaptığı takımdan 1997 de futbolu bırakarak ayrılırken yerini Paulo Maldini aldı . 2009 yılındaki 3-2 kaybettikleri son Roma maçında futbolu bırakana kadarda 12 yıl boyunca Milan gibi bir takımda kaptanlık yaptı . Maldini'nin kariyeri hakkında kimi bilgileri aşağıda bulabileceksiniz . Bu büyük ve futbol efsanesi oyuncuyu futbol dilencileri çok özleyeceklerdir . Buna eminim . HOŞÇAKAL BÜYÜK KAPTAN !

BAŞARILAR ( Wikipedia'dan alıntıyla )
Serie A (7)
Winner: 1987-88, 1991-92, 1992-93, 1993-94, 1995-96, 1998-99, 2003-04
Runner-up: 1989-90, 1990-91
Coppa Italia (1)
Winner: 2002-03
Runner-up: 1984-85, 1989-90, 1997-98
Supercoppa Italiana (5)
Winner: 1988, 1992, 1993, 1994, 2004
Runner-up: 1996, 1999, 2003
UEFA Champions League (5)
Winner: 1988-89, 1989-90, 1993-94, 2002-03, 2006-07
Runner-up: 1992-93, 1994-95, 2004-05
UEFA Super Cup (5)
Winner: 1989, 1990, 1994, 2003, 2007
Runner-up: 1993
Intercontinental Cup (2)
Winner: 1989, 1990
Runner-up: 1993, 1994, 2003
FIFA Club World Cup (1)
Winner: 2007

National team
FIFA World Cup 1990: 3rd Place
FIFA World Cup 1994: Runner-up
UEFA Euro 1988: 3rd Place
UEFA Euro 2000: Runner-up



















Tugay Kerimoğlu : Futbol kariyerine GS'da başladı . 2000 Uefa kupasını alındığı sezon Glasgow'a transfer oldu . Yurdışında uzun süre sessiz sedasız , kariyer , performansını ve en önemlisi saygınlığını sürekli arttırarak 40 yaşına kadar aktif futbol oyananbileceği hem de İngiltere gibi bir ülkede bunun yapılabileceğini Türk insanına kanıtlama devrimi başarmış bir futbol dilencisi olarak tarih sayfalarında yerini alacaktır .

Büyük Kaptan Tugay 'a bizlerde GÜLE GÜLE diyoruz !




Derleyen : Şeref

Fenerbahçe'nin Türkiye Ligi 31. 32. ve 33. Hafta maçları

Yorumsuz

33 .Hafta

Fenerbahçe : 4 Konyaspor : 2

STAT: Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu
HAKEMLER: Yunus Yıldırım, Volkan Narinç, Serkan Gençerler
FENERBAHÇE: Volkan Demirel, Ali, Gökhan Gönül, Lugano, Roberto Carlos, Selçuk, Emre (Deniz dk. 68), Deivid (Semih dk. 76), Uğur (Vederson dk. 85), Alex, Güiza
KONYASPOR: Oğuzhan, Mihajlov, Kratochvil, Mehmet, İsmail (Kaue dk. 36 ), Bülent (Poljac dk. 54), Cihan, Ayman, Fahri (Mustafa dk. 65), Serhat, Veysel
GOLLER: Güiza (dk.14 ve 17), Uğur (dk. 38), Roberto Carlos (dk. 40), Kratochvil (dk. 75 pen.), Poljac (dk. 90)
SARI KART: Gökhan Gönül (Fenerbahçe)

32. Hafta

Antalyaspor :1 Fenerbahçe : 1


STAT: Atatürk
HAKEMLER: Aytekin Durmaz, Erdinç Sezertam, Özgür Çetiner
ANTALYASPOR: Ömer, Uğur Kavuk, Yalçın, Musa, Şenol, Ali Zitouni, Sedat, Korhan(Hakan Özmert dk. 63 ), Fatih, Tita xxx (Ahmet dk. 85), Djiehoua (Mustafa Özkan dk. 67)
YEDEKLER: Fevzi, Kamber, Volkan Altın, Volkan Arslan
TEKNİK DİREKTÖR: Mehmet Özdilek

FENERBAHÇE: Volkan Demirel, Gökhan Gönül, Lugano, Ali Bilgin, Roberto Carlos, Josico, Emre, Deivid, Alex(Kazım dk. 85), Uğur Boral(Vederson dk. 59), Güiza(Semih dk. 66)
YEDEKLER: Volkan Babacan, Maldonado, Yasin, Deniz
TEKNİK DİREKTÖR: Luis Aragones
GOLLER: Hakan Özmert (dk. 74) (Antalyaspor), Lugano (dk. 76)(Fenerbahçe)
SARI KARTLAR: Ali Zitouni (Antalyaspor), Emre (Fenerbahçe)

31. Hafta

Fenerbahçe :1 Denizlispor :0

STAT: Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu
HAKEMLER: Tolga Özkalfa, Baki Tuncay Akkın, Mehmet Metin
FENERBAHÇE: Volkan Demirel, Ali Bilgin, Gökhan Gönül, Yasin, Roberto Carlos, Deivid, Selçuk (Deniz dk. 44), Emre Belözoğlu, Uğur (Vederson dk. 65), Semih (Alex dk. 57), Güiza
DENİZLİSPOR: Özden, Feridun, Goncalves, Burak, Çağlar (Selahattin dk. 90), Bangoura, Braga (Güray dk. 78), Fatih, Caner (Engin dk. 68), Roberts, Angelov
GOL: Güiza (dk. 62) (Fenerbahçe)
SARI KART: Burak (Denizlispor)

UEFA Kupası Finali - Shakhtar Donetsk : 2 Werder Bremen :1 ve Düşündürdükleri !

UEFA Kupası Finali - Shakhtar Donetsk : 2 Werder Bremen :1 ve Düşündürdükleri !

Önümüzdeki yıl statüsü ve adı değişecek son bu isimli kupa finali İstanbul’da Kadıköy’de Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadında oynandı ve sahibini buldu .

Öncelikle Birkaç Yorum


Şenez Erzik : 2005 Ş.L finalinden sonra aynı şehre ve ülkeye 2009’da tek bir sebeple UEFA finali verilir o sebebin adıda Şenez Erzik’tir . Kendisini ülke adına kutluyor ve teşekkür ediyoruz . Dünya futbolunda sözsahibi olmanın yollarından biride oralarda lobi faliyetleri yapabilecek düzeyde güçlü olmanızdır . Şenez Erzik’in yeni Erzik’ler almasını diliyoruz yanına .

Basının ikiyüzlülüğü : UEFA yarıfinallerin hiçbir maçını bu ülkenin hiçbir televizyonu naklen vermedi . Güya futbola tapılan (!) bu ülkede hiçbir medaya kuruluşunun finalinin İstanbul’da oynanacağı bu kupaya yarı finalde dahi önem göstermemesi ve en önemlisi bu duruma bu dünyanın çıkarcı sözde yorumcularından en ufak bir tepki gelmemesi ÜLKEDEKİ FUTBOL MEDYASInın ZAVALLILIĞINI göstermesi açısından çok manidardır . Final gecesi TV programlarında saatlerce FİNAL hakkına AHKAM kesmeleride beni hiç IRGALAMADI ! açıkçası ...

Sözde futbolseverler : Bu arada ülkemin futbolu sadece FB-BJK ve GS sanan sözde futbol severlerine de bir parantez açmak gerekir bu medya ikiyüzlülüğüne ses ve tepki göstermemeleri konusunda . Finalden sonra tek tanıdık o olduğu için Lucescu’dan bahsedilmesi , öncesinde de Türk olduğu için Mesut Özdil isminin zikredilmesi dışındaki yorum ve görüşleride doğrusu merak ediyorum .

Başarılı Organizasyon : Tüm bunlar dışında ülke olarak başarılı bir organizasyon gerçekleştirmiş olduğumuza inanıyorum . Umarım Şenez Erzik gitmeden birde Avrupa Şampiyonası Finallerini getirir bu ülkeye ...


Kupa Shakhtar Donetsk’in

Shakhtar son yıllarda sürekli ve istikrarlı bir biçimde gerek Ş.L’de gruplardan her defasında çıkması ve çeyrek final kapılarından dönmesi , gereksede UEFA kupasında gruplardan ve çeyrek finallerden dönmesiyle doğrusu bu kupanın finale çıkışında ve sonrasında kupayı kazanmasında bence büyük bir sürpriz yapmamış oldu . Rakipte eksik Bremen olunca ... İstikrarlı ve ısrarlı takip sonuçta başarıları getiriyor , bu iki takımda alt seri ligler ve takımlar gibi görünsede ( Ş.L’den gelen ve elenen diğer bazı takımlara nazaran . Mesela P.Leage, Serie A ve La Liga gibi liglerin takımlarına nazaran ...) son yıllardaki istikrarları ile buraya geldiler . Tabi bu takımların özellikle finalde ortaya koydukları futbol bu finalde birçeok başka takımın hatta bizim takımlarımızın bile bu oyunu rahatlıkla oynayabileceğini düşündürdü ister istemez tüm zileyenlere ve özellikle biz Türklere ve de GS’lilere iç çektirmedi değil . Zaten en avunduğumuz noktada bu iç çekişlerdir nedense ... Kedinin ulaşamadığı süte mundar demesi atasözü bu durumu bence çok iyi anlatıyor aslında ...

Sonuç istikrarlı ve planlı bir çalışmanın sonucudur . Bunu deneyen ve bu yola başkoyan hedefleryen takımlar elbet birgün bu başarılı çizgiyi yakalayacaklardır . W.Bremen bu kupayı kazanamamış olsa bile final oynaması ile bence bunu başarmıştır .

Maçta en dikkat çekici nokta S. Donetsk ‘in Hırvat kaptanı Srna’ydı benim için , bir kanat oyuncusunun nasıl bir takımın beyni olabileceğini ve takımını nasıl bir kaptanın sahada yönetebileceğini ve seyricisiyle olsu rakiple olsun nasıl ahenkli ilişki kurulabileceğini ve hırsın azmin ve isteğin bir kupanın havaya kaldırılmasında nasıl etken bir enerji olduğunu kanıtladığı için . Srna ve arkadaşları diyorum ben bu kupayı kazananlara . Birde bu takım için Brezilyalılar takım oyunu konusunda ve koşma konusunda sorunlu karakterde oyunculardır ahkamını kesen bizim sözde futbol alimlerine gencecik Brezilyalı çocukların nasıl koşturulduğunu ve bu oyunu Avrupalı gibi oynayabildiklerini göstermeleri açısından bir ders verdiğini düşünüyorum . Ilsinho'yu ilk yarı çok beğendim ama ikinci yarı oyundan çok düşünce süphelerim arttı .

Werder Bremen’e gelince : Diego gibi bir starın ( Juventus ile sözleşme imzaladı ) bu maçta olmaması büyük kayıptı onlar için . Biraz Pizzaro , biraz da Fritz’in gayretleri dışında çokta ister görünmediler kupayı . Mesut Özdil , çok rahat ve mücadeleden kaçan , tabiri caizse mücadele konusunda kaçak oynayan , defansif yönü zayıf , asistçi özellikleri önde olan ama çokta top kaybıyla oynayan bir oyuncu olarak ayrıca beni oldukça hayal kırıklığına uğrattı . Alman Milli takımında kalıcı olabileceği şüphesi uyandırdı bende . Bilmem belki yanılıyorumdur .

Sonuçta 63 ülke TV’sinin İstanbul’dan canlı yayınladığı bu finali kazananları KUTLUYORUZ !


Shakhtar Donetsk : 2 Werder Bremen :1

Stat: Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu
Hakemler: Luis Medina Cantalejo, Jesus Calvo Guadamuro, Roberto Diaz Perez Del Palomar (İspanya)
Shakhtar Donetsk: Pyatov, Srna, Kucher, Chygrynskiy, Rat, LewandoWski, Fernandinho, Ilsinho (Dk. 100 Gai), Willian, Jadson (Dk. 112 Duljaj), Luiz Adriano (Dk. 90 Gladkiy)
Werder Bremen: Wiese, Fritz (Dk. 95 Pasanen), Prödl, Naldo, Boenisch, Frings, Baumann, Niemeyer (Dk. 103 Tziolis), Mesut , Pizarro, Rosenberg (Dk. 78 Hunt)
Goller: Dk. 25 Luiz Adriano, Dk. 97 Jadson (Shakhtar Donetsk), Dk. 35 Naldo (Werder Bremen)
Sarı Kartlar: Dk. 45 Frings, Dk. 82 Fritz, Dk. 115 Tziolis, Dk. 120 Boenisch (Werder Bremen), Dk. 57 Srna, Dk. 77 Lewandowski, Dk. 87 Ilsinho (Shakhtar Donetsk)


Şeref Solmazer
F.D - İstanbul - 22 Mayıs 2009

22 Mayıs 2009 Cuma

Lucescudan bir tokat

Biz Fenerlilerin uzun süredir böyle bir stada sahip olmak konusundaki gururlarına 20 nisan akşamı başka bir gurur daha eklendi ve stadımızda bir Avrupa Kupası finali oynandı...

Shaktar ve Werder Bremen son UEFA kupası şampiyonluğu için kapıştılar.. Ve kazanmayı baştan sona hak eden Ukrayna ekibi kupayı da götürdü..

5 yıldır bu ekibi eski bir tanıdık, Lucescu yönetiyor.. Şimdilerde izledikçe öğreniyoruz ki Shaktar başkanı al demiş takım senin.. tüm yetki de sende.. Takımı sen kur..

Luce de başlamış çalışmaya.. Zaten yeteneklerini hepimiz biliriz..Ortaya eli yüzü düzgün bir takım çıkarmış..

3 defa şampiyonluk kazanmış kendi liginde.. Şimdi de bir UEFA kupası..

Şimdi de iki yıl daha uzatıldı kontratı..

GS de iken süper kupa, şampiyonlar ligi çeyrek finali ve iki sene şampiyonluk kazanmıştı... GÖnderdiler..

BJK de iken 1 şampiyonluk bir UEFA çeyrek finali ve başarıl bir şampiyonlar ligi grup performansı.. Gönderdiler..

Zico da bir şampiyonluk 1 ikincilik bir şampiyonlar ligi çeyrek finali.. GÖnderildi..

Bu ülkedeki yönetim mantığını anlamak ne kadar zor.. Zicoyu gönderen zihniyet, o kadro yürüye yürüye şampiyon olur diyen zihniyet, Aragonnes de gönderelim mi diye düşünüyor..Çok enteresan..

Çarşamba akşamı Luce, türk tipi futbol yönetimine esaslı bir tokat vurdu bence..

Hocayı değil de Shaktarın başkanını transfer etmek lazım..

Guus Hiddink' in başarılı olamadığı tek kulüp neden FB acaba?

Biraz kendimize bakmanın zamanı geldi de geçiyor.. Daumla da Zico ile de devam etmeliydik.. Bu sene alınacak kararlar kulübün geleceğini çok ama çok etkileyecek..

Acaba birşeyler öğrenildi mi yapılan hatalardan? Yoksa mezara kadar bu zihniyete teslim olmuş takımımızı tutarak acı mı çekeceğiz?

Serhat

18 Mayıs 2009 Pazartesi

Biraz Ciddiyet Lütfen

Şadan Kalkavan, henüz açıklamadı ama kulübün başkanlığına aday olacakmış..

Tabi ki aday olur.. En doğal hakkıdır..

Peki aday olurken ne diyor? Aziz Yıldırım' ın başarısız olduğunu, artık tahammülü kalmadığını bu nedenle aday olduğunu söylüyor..

Sonra da ekliyor.. Aziz Yıldırım ı isterse tesislerden sorumlu yönetici yapabileceğini belirtiyor..

Fenerbahçe Başkanlığı kişisel ihtirasların tatmin edileceği yer yani Şadan Kalkavan için..

1998 öncesi bütün virüsler....

Umarım bir daha bu kulüble hiçbir organiz bağınız kalmaz.. Adaylığnızı sunuş tarzınız bile hizip dolu.. Fesat dolu..

En iyiniz çokça eleştirmem rağmen Aziz Yıldırım dan daha betersiniz..

Aziz Yıldırımı çok eleştirdik bugüne kadar.. Ama siz gelecekseniz eğer lütfen o gitmesin..

Serhat..

14 Mayıs 2009 Perşembe

Başkan Fenalaşmış

İşte bu yüzden futbol organizasyonu tamamen değiştirilmeli.. Yani kurulmalı.. Çünkü bir organizasyon yok zaten.. Bir kulübün başkanı bu şekilde fenalaşmamalı sinir krizi geçirmemeli..Sağ duyusunu kaybetmemeli.. Bu takımın teknik direktörüne küfür etmemeli vs vs..

Başkanımızın futbolu bildiğini zannederek aldığı kararlardır sezonun böyle geçmesine sebep olan.. Böyle tek kişi odaklı bir futbol organizasyonunda ki bu kişi futboldan hiç anlamıyorsa her şey mümkündür..Önümüzdeki yıl da herşeye gebedir.. Çünkü yine tepkisel ve akıl dışı kararların hayate geçirilme olasılığı vardır..

Bir tepki verilecekse bu dün akşam değil sezon içerisinde verilmeli idi.. Dün akşam bir final kaybettik ki finaller kaybedilebilir gayet doğaldır..Ama yapısal sorunları çözmek o kadar kolay değildir..

Futbol çok basit bir oyun.. Ama basit oynaması zor demiş Cruyff.. Bir takımı yaratmak ta çok zor bir iş.. İŞin içinde o kadar çok parametre var ki bu kadar çok parametreyi bir kişini kontrol edebilmesi mümkün değil.. 25 kişilik bir ekip, bunların arkasında ayrı bir ekip.. yönetim seyirci teknik kadro.. Sakatlıklar, sezon planlaması, transferler.. Bu nedenle bu profesyonel bir iştir ve aslı işi müteahhitlik olan birine bırakılamayacak kadar da zor bir iştir..Başkasının kurduğu bir takımı başka bir hocaya teslim etmek, o hocanın istediği transferleri yapamayıp sonra da o hocadan performans beklemek nasıl sonuçlanıyor bu sezon gördük..Yönetim dışında kimseyi suçlamıyorum.. Aragonnes bugüne kadar futbola ilişkin ne öğrendi ise onu vermeye çalıştı.. Futbolcular yetenekleri ne kadar ise onu sahaya yansıtmaya çalıştılar.. Ama bu bir takım oyunu.. Takım oyunlarında en önemli unsur moral motivasyon.. Yani herkes yaptığı işten keyif alacak.. Maalesef sezon başından beri kimse yapılan işten keyif alamadı..Ne Aragonnes sahada gördüklerinden ne de futbolcular sahada yaptıklarından zevk aldılar.. Ama bu onların hatası değildi..

Peki şimdi ne olacak.. Defalarca söyledim yine söylüyorum.. Futbol yönetimi kesinlikle profesyonel bir ekibe teslim edilmeli.. Aziz Yıldırım bayan basketbola ne kadar karışıyor ise futbola da o kadar karışmalı.. Yapılması gereken tek şey ekip iyi seçilmeli ve profesyonel iş disiplini yüksek kişilerden oluşmalı.. Kısa orta ve uzun vadeli planlar yapılmalı.. Seçilen hocaya göre takım yapılmalı ya da takıma uygun hoca seçilmeli..En önemlisi bunları yaparken hızlı hareket edilmeli..

FB nin bir başka saha içi problemi de şu.. Çilingir oyuncular vardır büyük takımlarda.. Bunlar kötü oynadığınız maçı bile almanızı sağlarlar.. Arda lincoln baros kewell.. Holosko Bobo Tello Delgado Yusuf.. vs vs.. FB ye gelelim.. Alex Semih başka??? Yani bu tür çilingir oyuncuların eksikliği FB nin özellikle daha alt sıradaki takımlar karşısında yani kapanan takımlar karşısında hele bir de deplasman ise kitlenmesine neden oluyor.. Transferlerde bu tür oyunculara da yer verilmeli ve bu tür oyuncuların sayısı arttırılmalı..

Benim hoca adayım yine söylüyorum.. Lucescu' dur.. Hem oynattığı futbol bizim takımın yapısına uygundur hem de oyuncular ile arası iyidir..

Serhat..

13 Mayıs 2009 Çarşamba

Ne Yapalım Kısmet Değilmiş-Bir Kupa Alamama Hikayesi

O sene Stankoviç vardı takımın başında... Hayal meyal hatırlıyorum... Selçuk falan... 82-83 sezonu... FB nin maçlarına yeni gitmeye başladığımız zamanlar... Ankara' dayım , senede bir kez gidebiliyoruz tabi... Herkesin daha fakir ama daha mutlu olduğu yıllar...

27 yıldır bu takım Türkiye kupasını alamıyor.. Benim hatırladığım son 5 finalin tamamını kaybetti.. Sırası ile GS-GB-GS-BJK-BJK..Bir final sendromu mu? Yoksa kaderin bir cilvesi mi?

Daha önceki finallerde de olmaz şeyler olmuştu ama bu akşam ki BJK maçında ilk olmaz şey kadroyu görünce oldu... Kalede Volkan Babacan vardı. Eminim bütün FB liler onu görünce "Hastir" demişlerdir kibarca... Hele Kocaeli ve Ankaraspor maçında yaptıklarından sonra... Şimdilik bu kaleci seçimi mevzusunu geçelim..Bu maçta şunu gördük.. Mustafa Denizli bu sene neden iki kez yenildiğini biraz anlamış gibiydi.. Ama sanıyorum Aragonnes niye iki kez yenebildiğini tam anlamamıştı..

Ligde Gökhan Gönül stoper oynadı ve BJK nin problemli hücumlarından dolayı kalemiz tehlike yaşamadı diye bu adamdan stoper yaratmak da neyin nesi?.. Gökhan Gönül çok iyi bir sağ bektir... Bir maç çok zorda kalınca stoper olarak kullanabilirsiniz.. Ama bu işin "bok"unu çıkarmanın alemi yok..

BJK ligde orta sahada sadece Ernst' i bırakarak yenilgiye ortam hazırlamıştı. Bugün aynı hatayı yapacağını beklemek hata olurdu.. Nitekim o maçta bek olarak başlayan Ali Bilgin sürekli rakip sahada oynamış ve 2. golün de asistini yapmıştı.. Ancak yediğimiz golde onun hücumdayken yaptığı basit bir top kaybından kaynaklanmıştı..Ali Bilgin de bir bek oyuncusu değildi.. O maçta rakibin hatasından tutmuştu ama bugün tutmadı..

Elinizde Alex adında yetenekli bir adam var.. Ama maç ve antrenman eksiği var.. Üstelik rakibin bugün orta sahada daha güçlü olacağı belli.. Üstelik bu adam penaltıcı ve olası bir 120 dk yı çıkaramama ihtimali güçlü.. Alex ile başlar mısınız? Yoksa siz de orta sahanızı daha diri tutarak gidişata göre değerlendirmeyi mi seçersiniz?..

Uğur Boral sürekli top kaybı ile oynadı.. Lig maçındaki gibi sürekli pas yapayım düşüncesinde değildi.. Acaba bu adama her maçtan önce Barca' yı mı izletmek lazım pas yapsın diye.. Boral çıkmalıydı tamam.. Yerine ise Semih alındı.. Bir anda Deivid-Smih-Alex-Guiza , Ortada Deniz ve Selçuk savunmada ise Ali Bilgin, Gökhan, Lugano ve Carlosa dönüldü.. Gökhan Ali Bilgin' in boşluğunu toparlamak için sağ beke, Selçuk , Gökhan Gönül' ü toparlamak için stopere kayıyordu sürekli.. İşte BJK'nin neden savunmada kaptığı her top ile ceza sahamıza geldiğinin nedeni.. Kocaman bir orta saha sadece Deniz' e emanet edildi.. Ligde Denizli nin yaptığı hatayı bugün Aragonnes yaptı..

BJK nin istediği gibi geniş alanda oynandı oyun.. Onlar da biz de geniş alanda oynadık..Ama onların kadrosu bu oyunu oynamaya daha uygundu...

Hem UEFA ya giderken kaç maç oynayacağımız hem de 27 yıllık hasreti dindirme açısından bu kadar önemli bir maçta kalede bu riski almak da benim anlayabildiğim bir konu değil..

Sonuç: Maçı Aragonnes verdi.. Şimdi kararı verecek olan yönetim... Bir çuval inciri berbat eden yönetim..


Serhat

Fenerbahçe : 2 B.J.K : 4

STAT: İzmir Atatürk
HAKEMLER: Bünyamin Gezer, Tarık Ongun , Asım Yusuf Öz
BEŞİKTAŞ: Hakan, İbrahim Toraman (İbrahim Üzülmez dk. 46), Gökhan Zan, Sivok, Ekrem, Cisse, Ernst, Yusuf (Uğur İnceman dk. 75), Tello, Holosko, Bobo (Nobre dk. 83)
FENERBAHÇE: Volkan Babacan, Ali Bilgin, Lugano, Gökhan Gönül, Roberto Carlos, Deivid, Selçuk, Emre Belözoğlu (Deniz dk. 66), Uğur Boral(Semih dk. 52), Alex, Guiza.
GOLLER: Yusuf (dk. 6), Bobo (dk. 56 ve 73), Holosko (dk. 80) (Beşiktaş), Guiza (dk. 27), Alex (dk. 90+1 pen) (Fenerbahçe)
SARI KARTLAR: Lugano, Semih (Fenerbahçe), İbrahim Toraman, Sivok (Beşiktaş)

7 Mayıs 2009 Perşembe

Şampiyornlar Lİgi Finalinin adı kondu : MANU - BARÇA

Chelsea ve Hiddink için doğrusu dün akşam maç sonrası üzüldüm . Hiddink Barça'nın nasıl etkisiz kılınacağını bence çok iyi çözmüştü ama hakemi çözemediler . Bu yüzden de hak ettikleri turu kaybettiler . Maçın golleride uzaktan ve kurtarılamayacak noktalara giderek gol oldu . Okadar sıkı iki takım maçıydı ki gollerde ancak böyle sıkı olabilirdi .
Barça'nın Real Madrid zaferi etkisiyle dünyadaki tüm gözler bu maça cevrilmişti. Barça yine çok topla oynadı ama bu defa ileride özelliklede Henry'nin yokluğunda neredeyse hiç pozisyon bulamadı . Messi'ye ne alan bıraktılar ne de oynama şansı ama son saniyedeki assistine engel de olamadırlar . Chelsea iki maçıda stratejik olarak çok iyi oynadı . Guardiola çok çaresiz göründü kenarda . Hal ve tavırlarıda bunu zaten kanıtlıyor ama normal tabi . Bu çömez teknik direktörlük başlangıcında final oynamak ...
Sanırım herkesin beklediği bir final olacak . Bu yılın dünyada ki en fantastik iki takımı , dünyanın en büyük iki liginin ( Premier League ve La Liga ) muhtemel şampiyonları ve en iyi futbol oynayan ekipleri karşı karşıya gelecek .
Serhat alttaki yazısında bu anlamda güzel bir yorum getirmiş, genel anlamda bende görüşüne katılıyorum . Yani Manu'nun Barça'yı yeneceğini düşünüyorum ama çok sıkı ve sıkışık bir finalde olabilir . Ama şunu gördük ki hele de eksik olunca Barça İngiliz takımları karşısında oynayamıyor . Messi neredeyse yok oluyor . Oysaki Manu ve Cristiano Ronaldo pek fenalar ... Ayrıca Sir Ferguson'un Guardiola'ya karşıda büyük avantajı olduğunu düşünüyorum
Her iki takımada gönül bağım dahi yok ama çok başarılı bir yıl geçirdiklerine ve çok yetenkli iki yıldıza sahip olduklarına bakarak süper bir final oynayacaklarını umut ederek bir dilenci duası ile yazıyı bitiriyorum .Final sonrası görüşmek üzere ...
Şampiyonlar Ligi Yarı Final İkinci Maçı
Chelsea : 1 Barcelona : 1
Şeref
F.D- İstanbul - 7 Mayıs 2009

Bir Hakem Faciası-Chelsea-Barca

Bu düzeydeki bir maçta bu kadar çok hakem hatasına ilk kez tanık oluyorum. Maçı Chelsea haketmişti.. Ne kadar oyun anlayışlarından ve onları iddialı hale getiren koşullardan hazzetmesem de bu maçın hakkı Chelsea' nin galibiyeti idi. Hakem açık bir şekilde Chelsea'yi doğradı.. Verilmeyen en az 2 penaltı var ki Pique' nin eli ile aldığı top tartışılacak türden değildi. Umarım UEFA bir daha bir hakeme veda torpili yapmaz ve böyle kalitesiz bir hakeme görev vermez...

Maça gelince : İlk maçın kopyası yaşandı desek yeridir , Chelsea sahasında oynuyor olması nedeni ile biraz daha cüretkar, Barca ise 3 önemli kaybı nedeni ile ayarsızdı . Ancak ekstra birşey 0-0' ı bozabilirdi ki o ekstra şey de 9. dk da Essien' den geldi. Üst direğin sol altına yapıştırılan sol ayak bir vole..

Bu harika gol futbol adına büyük talihsizlikti bence . Evet Chelsea artık bıktırıcı öldürücü savunma futboluna dönecek Premier ligde olmanın getirdiği avantaj ile de hızlı hücumlara çıkacaktı.. Nitekim öyle de oldu.. Guardiola, Puyol , Marquez ve Henry' nin yokluğunda bence yanlış bir 11 le çıktı..Daha dengeli olacağını düşündüğü bir 4 4 2 sistemi ile çıktı.. Alvez-Toure-Pique-Abidal, Bosquets, Xavi, İniest Keita-Messi Etoo.

Messi sağa Etoo sola yakın oynadı..Barcanın çok ciddi bir ceza sahası içi problemi başladı.. İçeri girebilen yoktu.. Böyle olunca ceza sahası içine adressiz ortalar başladı..Bu ortalarda uzun ve hamle zamanlaması mükemmel Alex ve Terry tarafından eritildiler.

bence Guardiola Gudjohnsen' i bu maçta kullanmalıydı.. Chelsea'nin Barca' yı mahkum kıldığı oyununun doğal zorunluluğu idi bu.. Ancak nedense bu oyuncudan faydalanılmadı . Üstüne skor dezavantajı da oluşunca aman vermeyen Chelsea savunması arasında geçen hafta sonunun kahramanları kaybolup gittiler..

Chelsea ise çok iyi yaptığı şeyi bir kere daha iyi yaparak finale çok yaklaştı ama sanıyorum futbol ilahları Barca' nın sene boyu göstermiş olduğu performansa kıyamadılar.. Son dakikada da olsa turu Barca' ya verdiler. Ama Chelsea ye bu kez gerçekten üzüldüm.. Geçen seneki büyük kısmetsizlikten sonra bu sene de bir son dakika golü ile finalden oldular.. Üstelik golden sonraki hücumlarında bile pozisyon buldular ve bu pozisyonda da penaltıları verilmedi..

Bu maç neyi gösterdi peki? Barca sık paslı o göze hoş gelen oyununu her yerde herkese karşı oynayabilir... Premier lig ekipleri dışında ! Bu ligin üst düzey takımlarının erişmiş olduğu pres seviyesi Barca gibi bir takımı tökezletiyor.. Barca' yı eleyebilecek 3 takım Liverpool Chelsea ve Manu idi bence.. İkisinden bir şekilde yırttılar, üçüncüsü ile final oynayacaklar.. Final için favorim kesinlikle Manu..

Çünkü Manu Chelsea gibi sadece savunmayı tercih edebilecek bir takım değil.. Hem iyi savunan hem de iyi hücum yapan bir takım.. Manu' nun finalde farklı kazanacağını düşünüyorum.. Gönlüm Barca dan yana olsa da..


Serhat

6 Mayıs 2009 Çarşamba

Şampiyonlar ligi ilk finalist MANCHESTER UNITED

Manu deplasmanda Arsenal 'i 3-1 gibi farklı bir skorla mağlup edip geçen yılın ardından yine finale kaldı .
Maça çok hızlı başlayan Manu genç solbek Gibbs2in hatasında Park ile buluduğu golün arkasından 10. dakikada muhteşem frikikçi C. Ronaldo ile farkı 2'ye çıkarınca Londra'da umutlar çime gömüldü Arsenal için . Manu açıkçası daha ilk dakikalar itibarı ile rakibine şans dahi vermyecek bir oyun oynayarak çok rahat ve hakeder biçimde finale kaldı . Bakalım finaldeki rakipler kim olacak . Geçen yılın aynısı Chelsea mi ? Yoksa bu yılın dünyada Manu ile birlikte en çok ilgi çeken ikinci takımı Barça mı ?
2009 Şampiyonlar Ligi Yarı Final 2. Maçı
Arsenal : 1 Manchester United : 3

4 Mayıs 2009 Pazartesi

Aragonnes'ten ilginç açıklamlar

" ... Bence Gökhan, bekten daha iyi bir performans sergileyebilecek bir stoper olabilir. Ben zaten Gökhan'ın olağanüstü bir iş çıkaracağını biliyordum. O sağ bekte ileri çıkınca sağ bekte final paslarında hata yapıyordu. Ali de sağ bek pozisyonunu kazanmaya ve iyi iş yapmaya başladı. Ben zaten her gün Samandıra'dayım futbolcularımla birlikteyim. Onları benden daha iyi tanıyan olamaz. Avantajlarını biliyorum. Daha iyisini bilen bendim ve problem yaşamayacağımızı biliyordum. Uzaktan bakınca farklı şeyler düşünülebilir, bu doğaldır. İlk yarıda olağanüstü paslar attık. İkinci yarı uzun oynadık ve acele ettik. Bunu yapmamız lazımdı. Pas yapma konusunda ısrarlı olacağım"

30. Hafta : Bir klasik BJK :1 Fenerbahçe : 2

Şu çok açık ki ; Fenerbahçe bir hedef takımı ve en azından kendi hedefi yoksa hedefi olanların avcısı . Çünkü bu oyuncular ancak bu şekilde motive olabiliyor ya da kendilerine hedef seçiyorlar . Dün akşam FB öyle acayip bir ilk yarı oynadı ki BJK ne yapacağını şaşırdı 10 pasa ve üzerine çıkan mütiş paslaşmaları defalarca yaptılar , FB topu koştururken BJK' li futbolcular çaresizce topun peşinde koşmaktaydılar . Her nekadar maçın sonunda topla oynama oranları %51 BJK , %49 FB görünsede bu Aragonnes'in Emre ve Semih değişiklikleri ve ikinci yarıda neredeyse hiç oynamayan Deivid'den kaynaklanıyordu. Oysaki maçın esas gidişatını bir ara ilkyarıda ekrana yansıyan oran açıklıyordu FB %66 BJK %34 . Aragonnes'in takıma aslında bir oyun anlayışı yerleştirmek istediği ve eğer başarabilecek olsalar bu ligün üstünde futbol oynayabileceklerini kanıtlar bir oyun vardı dün akşam . Ama oyuncu kalitesi ve kadro zenginliğinin bunda etken olduğu muhakkak . Oyuna giren Kazım, Deniz , Gökhan E.'nin bu teknik gücü devam ettiremedikleri dün akşam açıkça göründü . Ayrıca dün akşam istatistiklerinde çok açık gösterdiği BJK'nin gerçek kalitesi ve ligin durumuda kanıtlanmış oldu . BJK şu ana kadar ligin ilk altısındaki takımları yenememişti . Nasıl bir şampiyonluk yarışıysa bu ! Oysaki FB bu altı takımla oynadığı maçlarda neredeyse kaybetmedi ( Bursa mağlubiyetini saymazsak )
Bu yıl FB açısından tamamen kendi sorumsuzlukları sebebiyle kaybedilmiş bir yıl oldu . BJK ve Sivas'ta bu boşlukta bu ligin şampiyonluk adayları kaldılar ! Oysa GS yada T.S bile şu anda ligin zirvesinde olabilirdi .
FB bu oyunu ile bence Kupa içinde BJK'ye önemli bir göz dağı verdi . Hem de yedek kadrosu ile .
Benim tek bir kanaatim var bu Fenerbahçe büyük maç kaybetmez ! Gerisini varın siz yorumlayın .
Şeref
4 Mayıs 2009
F.D- İstanbul
Beşiktaş : 1 Fenerbahçe : 2
STAT: BJK İnönü
HAKEMLER: Yunus Yıldırım, Serkan Gençerler, Volkan Narinç

BEŞİKTAŞ: Rüştü, Ekrem Dağ, İbrahim Toraman, Gökhan Zan(Cisse dk 46), İbrahim Üzülmez, Holosko, Fabia Ernst(Serdar Özkan dk 71), Sivok, Tello, Delgado(Yusuf dk 46), Bobo.
YEDEKLER: Hakan, Serdar Kurtuluş, Zapatocny, Uğur
TEKNİK DİREKTÖR: Mustafa Denizli

FENERBAHÇE: Volkan Demirel, Ali Bilgin, Gökhan Gönül, Yasin, Roberto Carlos, Selçuk, Emre Belezoğlu(Deniz dk 56), Uğur, Deivid(Gökhan Emreciksin dk 87), Semih(Kazım dk 64), Guiza.
YEDEKLER: Volkan Babacan, Can, Wederson, Maldonado,
TEKNİK DİREKTÖR: Luis Aragones
GOLLER: Güiza (dk 32), Semih (dk 54) (Fenerbahçe), Holosko (dk 64) (Beşiktaş)
SARI KARTLAR: Gökhan Zan (Beşiktaş) Roberto Carlos (Fenerbahçe).

Fenerbahçe İsterse Kazanır !

Fenerbahçe isterse kazanır diye düşünmekteydim maçtan önce.. İstediler ve kazandılar..

Puan durumundan bağımsız olarak düşünelim.. Fenerbahçe BJK den daha iyi bir takım.. Kendi yarattığı sorunları çözemediği için bugün bu halde FB... Ama geçen yıl şampiyonlar ligindeki iyi maçlarından beri bu takımın "büyük" maçları oynama alışkanlığı çok farklı.. Ülke standartlarının üzerinde bir pas oyunu ile bu tür maçların önemli bir bölümünü son 3 yılda kazandılar.. Ama hiç unulmadık maçlarda da puan kaybettiler.. Kadronun rotasyona müsaade etmeyen bir yüzeysellikte olması bence en önemli nedenlerden biri... Sıkıntı doğduğunda sorunu çözecek kalitede bir yedek kulübesi maalesef Zico döneminden beri yok bu takımda..Ve yönetim bu tespiti yapmak bir yana sene başında faturayı Zicoya keserek ne denli sorunları çözmekten uzak olduğunu gösterdi..

FB nin bu tür maçlarda klasikleşen pas oyunu BJK yi hemen maçın başında esir aldı ve bu esaret Emre ve Semih' inoyun kenarına alınışına kadar sürdü.. Semih dışarı çıktıktan sonra FB ilerde bir türlü top tutamadı ve son yarım saati kendi sahasında kabullenmiş oldu.. Ancak niteliksiz BJK hücumları çok önemli bir tehlike atlatılmadan bu bölümün de geçilmesini sağladı..

Hem Kadıköydeki hem de İnönüdeki maçta Guiza gol vuruşu becerisini bizlere göstermiş oldu.. Uygun sistemde iyi bir santrfor olduğunu bir kere daha anlamış olduk.. İlk goldeki soğuk kanlılığı ve vuruş kalitesi/zamanlaması ile tabelayı değiştirdi..

İkinci yarıda ise bir Barca golü izletti takımımız bize.. 16 pasın ardından gelen usta işi bir vuruşla Rüştü bir kez daha mağlup edildi..Bu gol yılın en güzel gollerinden biri idi bence..

Sonuç.. Takımda hala bir potansiyel olduğunu ancak futbol organizasyonundaki ciddi eksiklerimiz nedeni ile hedeflere ulaşılamadığını görmüş olduk..Yönetim bu organizasyonu artık sağlam bir şekilde oluşturmalı ve bundan ötesini işin ehli insanlara bırakmalıdır..

Serhat..

1 Mayıs 2009 Cuma

Elbette Fark var

Çarşamba akaşmı Old traford da olan biten, futbol denen oyunun en üst seviyesiydi.. Özellikle Manu açısından..

Bir defa orada kimse sisteme takılmıyor bence.. 4 3 3 müş, 442 imiş kimsenin çok umrunda değil.. İki şeye bakıyorlar.. Top kendilerindeyken alınan pozisyon.. ve top rakipteyken alınan pozisyon..

İyi hucumun birinci şartı iyi savunmadır.. iyi savunmanın da ilk koşulu iyi hücımdur.. Bunlar birbirini gerçekten besleyen şeyler.. Buna çok dikkat ediyorlar.. Dolayısı ile Rooney de Ronaldo da iyi birer savunmacı.. Tevez de öyle.. İşte bu nedenle de golü Ohea atabiliyor..Top rakibe geçtiğinde mümkün olan en kısa sürede topu kapmak en önemli amaç..Rakip kaleye ne kadar yakın mesafede kapılırsa o kadar iyi hücum yapılabileceğini herkes biliyor çünkü..

Ve tabi inanılmaz bir hız.. Sert hızlı atılan paslarla rakip oyundan düşürülüyor.. Kimse ekstra beklenti içinde değil.. Top kontrlünde ve hızlı paslaşmada kalite herkesin birinci önceliği.. Ayrıca şut atamayan bir oyuncu bile yok.. Carrick vuruyor, Oshea vuruyor, Fletcher vuruyor, Tevez Rooney Ronaldo zaten vuruyor..Ebra vuruyor.. Herkesin şut attığı bir takım.. Hücuma çıkılırken de savunmada kalınırken de herkesin en kısa sürede doğru pozisyonu aldığı inanılmaz bir oyun sistemi..Muhteşem bir taktik disiplin.. Sonuç: Bu düzeydeki bir maçta bile en az yorulan adamlardan biri Ferdinand..

Arsenal bu maçta rakibinin epey gölgesinde kaldı.. Bir türlü oyun tutturamadılar.. Manu izin vermedi buna.. Almunianın başarılı performansı biraz da şansları skoru 1 0 da tuttu.. Arsen Wnger' in sürekli gençleştirme sisteminin birşeylerin daha ileriye gitmesini engellediğini düşünüyorum.. Sürekli değişen bir kadro ile performansta devamlılık sağlama konusunda problem yaşıyorlar.. Bence bu turda yine veda edecekler Şampiyonlar Ligi' ne.. Gerçekten Manu ile aralarında ciddi fark var.. En azından bu maçta öyleydi.. Yine de kendi evlerine makul bir skorla dönüyorlar.. Ama Manu öyle bir top oynadı ki şu an Barca dahil hiç bir takım bence bu seviyede değil..

Bizim spor programlarında şöyle bir alışkanlık başladı.. Herhangi bir lig maçını yorumlayan biri yorumun sonunda işi Premier lige bağlayıp bizim ligimizin ne kadar kalitesiz olduğundan dem vuruyor.. Bence bu elma ile armutu kıyaslamak gibi birşey.. Premier ligle Türkiye Süper ligini karşılaştırma ihtiyacı nerden doğuyor tam olarak anlamıyorum ama iki organizasyon arasında o kadar çok fark var ki farkın olmaması zaten mümkün değil.. Burdan kıyaslama yapacaksak eğer.. Spor yazarlığı açısından da iki ülke arasında ciddi fark var.. Hakemlik açısından da.. Yöneticilik açısından da. Yani sadece sahada oynanan oyunu izleyip, "ya bi adamların oynadığı oyuna bak bir de bizimkilere" demek, büyük saygısızlıktır.. Daha ileriye gitmenin yollarını hep birlikte arayalım ama sadece kıyaslamayı sahada oynanan oyun ile yapmayalım lütfen.. Bir çok alanda çok önemli fartk elbette var.. Ancak bizim ligimizde Avrupa' nın büyük liglerden sonra gelen en önemli liglerinden biridir bence.. Ve her geçen gün daha ileriye gitmektedir.. Elbette yapılması gereken daha çok şey var.. Ancak nedense bizde büyük takımlar krize girdi mi lig bir anda kalitesizleşir.. Sivas' ın şampiyonluğu ile birlikte bu ligin çehresi de değişecek umarım..

Yani daha iyi için çalışmak çok çalışmak gerek... Ama elma ile armutu da kıyaslamak analitik bir hata olur.. La liga ve Premier lig dışındaki ligler öyle aman aman bizden uzak liglder değil kalite olarak... Bir italya liginin hali içler acısı örneğin.. Biz kulüpler seviyesinde yönetsel açıklarımızı kapatırsak çok kısa sürede sayılı liglerden biri haline gelebiliriz. Bu potansiyel var.. Özellikle yeni ve daha vizyon sahibi teknik direktörlerin döneminin başladığını görmek gerekir.. Eskinin Erdoğan Arıcaları, Samet Aybabaları, Yımaz Vuralları sahneden çekiliyorlar.. Eskinin yöneticileri de yavaş yavaş da olsa tasfiye ediliyorlar.. Artık Ertuğrul Sağlamlar, Tolunay Kafkaslar, Bülent Uygunlar geliyor.. Ben bu yeni dönemden çok ümitliyim açıkçası..Ama büyükler için daha sıkıntılı bir dönem başlayacak.. Artık hiçbirşey eskisi gibi olmayacak çünkü..

Serhat